
Deprem, tsunami gibi doğal afetler üzerinde hiçbir kontrolümüzün olmadığı, aniden gelen, psikolojimizi oldukça olumsuz etkileyen felaketlerdendir.
Yakın zamanda ilçemizde deprem ve tsunami ile kötü tecrübeler yaşadık. Bu felaketler sonrasında yaşanan psikolojik zorluklar, tepkiler, bizlerin ve çocuklarımızın psikolojisindeki etkileri ve etkiler karşısında sergilenecek tutumlar hakkında Seferihisar’daki Klinik Psikolog İnci Güçer ile faydalı bir röportaj gerçekleştirdik. Haberin devamında sohbetimize ulaşabilirsiniz.
1. Deprem anını sürekli düşünmek, kaygı duymak ve gözünde canlandırmak insan zihninde nasıl kontrol altına alınabilir?
Aslında insanın her şeyi kontrol altına almaya çalışması en büyük sıkıntı kaynağıdır. Çünkü hayatta kontrol altına almaya çalıştığımız birkaç şey olmakla birlikte özellikle pandemi, deprem gibi durumları kontrol altına alamıyoruz. Bizim kontrolümüz dışında gerçekleşiyor, bunlara maruz kalıyoruz ve etkileniyoruz. Pandemi döneminin üstüne bir de deprem eklenince hepimiz psikolojik olarak etkilendik. Biz yetişkinler deneyimlerimizle birçok şeyin üstesinden gelebiliyoruz ama çocuklar ve gençler öyle değil. Burada temel felsefe hislerimizi bastırmak değil, duygularımızla iletişim halinde olmak, keşfetmek, kabul etmektir. Duyguları dışa vuracak, rahatlatacak etkinlikler yapılabilir. Duyguları olduğu gibi kabul etmek gerekir. Çünkü hayatta bazı şeylerin kontrolü bizim elimizde değil. İçimizdeki ‘’kontrol edeceğim’’ düşüncesi de ortadan kaldırılmalıdır. Depreme verilen tepkiler doğal olmakla birlikte bir süre etkisinin devam edeceği durumlardır fakat bu süre zarfından daha uzun zaman devam ederse ve sıklığı artarsa bir uzman desteği almakta fayda vardır.
2. Deprem mağduru olan çocuklarda travmayı atlatmak için psikolojik destek alınmalı mı? Bir uzmandan destek alınamıyorsa aile veya çevre bu desteği onlara doğru bir şekilde nasıl verebilir?
Çocuklar her konuda daha hassaslardır ve benim görüşüm profesyonel bir destek alınması yönündedir. Mağduriyet yaşamış çocuklarımız için ben ve benim gibi birçok psikolog arkadaşım ücretsiz hizmet vermeye başladık. Bunun dışında çocuk, bir uzmandan herhangi bir sebepten dolayı destek alamıyorsa aileler bu konuda öncelikle çocuğun anormal davranışlara verdiği tepkilerin geçmesini beklemelilerdir. Onları takip edip gözlemlemelidirler. Travmalar, bir ay kadar veya daha fazla süren sıklıkla ve işlevsellik düzeyini bozacak şiddetle devam ediyorsa psikoloğa başvurulmalıdır. Ebeveynler bu süreçte çocukla bol bol oyun oynamalı, resim yapmalıdır. Çocuklar oyunla büyür, beslenir, aynı zamanda travma atlatır ve iyileşir. Bu süreçte çocukla geçirilen zaman arttırılmalıdır. Ebeveynler duygusal anlamda çocuklarının yanında olduklarını mutlaka hissettirmelilerdir; eğer bunlar yapılmazsa travmalar ileride çocukta çok büyük kaygı sorunlarına sebep olabilir.
3. Depremden etkilenen çocuklara karşı tutum nasıl olmalıdır?
Öncelikle çocuğu eve girmeye zorlamamalıyız. Depremden etkilenip, etkilenmediğini çok sık sorarak, rahatsız edici ve zorlayıcı olmamalıyız. Bu süreçte anlayışlı olmak çok önemlidir. Çocuk; hırçın, agresif veya çekimser tavırlar sergileyebilir, ailesine bağlanabilir hatta daha küçük bir çocukmuş gibi davranabilir. Bebekliğine dönen davranışları olabilir biberonla beslenmek istemek, annesiyle babasıyla yatmayı istemek gibi vs. davranışlar gözlemlenebilir. Eğer bu davranışlar varsa, anne baba olarak çok anlayışlı olmak gerekir. Çocuğun duygularını anlamak ve duygularını anlatmasına izin verecek kadar bir rahatlık sağlamak gerekir. Ama öncelikle ailenin kaygılarının korkularının dengede tutması gerekir ki çocuğa da bu tutumlar yansısın.
4. Çocuklara küçük yaştan itibaren deprem gerçeği anlatılmalı mı? Bu yaklaşım nasıl gerçekleştirilmelidir?
Ülkemiz bir deprem ülkesi ve çocuklar buna hangi yaşta yakalanacaklarını ölçmek asla mümkün değil. Bir çocuk 3 yaşındayken de depremi yaşayabilir 18 yaşındayken de yaşayabilir. Arada kalan yaşlarda da yaşayabilir. Bu yüzden yaşına uygun bir şekilde açıklamamız, anlatmamız gerekir. Dürüst ve net bir şekilde çocuk ne soruyorsa cevaplanmalı ve yaşına uygun olmalıdır. Okul öncesi veya ilkokul yaşlarındaysa oyunla anlatılabilir çünkü o yaşta somut örneklerin çocuklarda etkisi daha kuvvetlidir. Görsel ve somut öğrenmesi önemlidir. Sahte bir güvenlik duygusu verilmemeli “bize bir şey olmayacak” şeklinde söylem yerine ’”ben senin yanında olacağım, deprem olunca hayat üçgeni yapacağız’’ gibi söylemleri kullanmak gerekir. “Hayat Üçgeni” çocuğa deprem eğitimi verilerek provası birlikte yapılmalı, deprem çantası hazırlamalıdır. Bu pratiği birlikte yaparak çocuğa kontrol ve güç duygusu aşılamak ve bu bilgileri vermek gerekir. Çünkü bilgi kaygıyı azaltır ve çocuğa özgüveni verir.